Aralık 30, 2008

Aşk felaketi

Güneş bile ısıtmıyor Dünya' yı,
Senin beni ısıttığın kadar.
Gece bile koşmuyor gündüze,
Benim sana koştuğum kadar.

Mevsimler bile kıskanıyor,
Bendeki dört mevsimlik tutkunu.
Yıldızlar bile isyankar,
Sendeki geceyi aydınlatan ışığıma.

Evren bile biliyor,
Yüzyılın doğal afeti ,
Bizdeki aşk felaketi....

Cüretkar sevgin

Sensizliği tatmasam,
Sende varolmayı bilemezdim.

Ayrılıklarını yaşamasam,
Buluşmalarının coşkusunu hissedemezdim.

Duygularımda dans etmesen,
Bedenimde doğuşunu izleyemezdim.

Her damlada terkedişlere ağlamasaydım,
Her tebessümde nefeslenen mutluluğa gülemezdim.

Nankör sevgisizlikleri yaşamasaydım,
Cüratkar sevgine laik olamazdım.

Aralık 29, 2008

Fena birşey

Nasıl desem !
Bakarken bile özlediğin,
Görmesen bile hissettiğin,
Konuşmaya doyamadığın,
Dokunmaya kıyamadığın,
Gitmesine dayanamadığın,

Bu çok Fena birşey...

Nasıl desem !
Var ama senin değil,
Yanında ama içinde değil,
Kalbindesin ama sarayın değil,
Ruhusun ama bedenin değil,
Senden ama sen değil,

Bu çok Fena birşey...

Mutluluk

Mutluluk nedir denince;
Güneş,
Deniz,
Aşk,
Tutku...
sayar dururuz!

Mutluluk:
Ciğerlerini hava ile doldurup
Kaslarının, yerçekimine meydan okuduğunu...
Damarlarındaki kanın, temasını hissetmeden
En ucra noktanı dahi sessizce keşfettiğini...
Bedenine dokunmadan içinde dolaştığını...
O'nun, dışarlarda değil sende saklı olduğunu...
Farkettiğin An' dır....

Aralık 12, 2008

Pişmanım

Pişmanım....
Çürümeye yüz tutmuş tahtaya güvenip de
Üzerinde yürüdüğüm için
Pişmanım...
Tahta kurularına bile bile
Yem olduğum için
Pişmanım...
Derinliklerindeki kraliyete inanıp da
Aydınlığa giden yolu kapattığım için

Herşeye rağmen

Hissederken sahilin yalnızlığını

İçine çekersin,

Terk edilmişiliğin çaresizlik kokan nefesini

Görebilmelisin,

Denizin gökyüzüyle birleştiği noktada beliren gözleri

Özgürlüğe çırpılarak boşlukta süzülen kanatları

Konabilmeli adaların ardındaki yalnızlık sahiline

ve

içine,

bedenine,

benliğine,

düşüncelerine işlemeli;

yalnızlığın,

özgürlüğün,

sensizliğin,

ve

herşeye rağmen

"mutluluk" şarkısının tınısı

Aralık 05, 2008

Üşütüyor

Güneşin sıcaklığı gibiydi
Üzerimdeki örtün
Çektin gittin...

Toprağa örtülen karın sokluğudur
Bırakıp gittiğin....

Bilsem de
Çekilince karlar üzerimden
Güzelliklere açacak bedenim,
Koşacak yeni baharlara

Yine de
Üşütüyor yokluğun...

Aralık 04, 2008

Karşılıksız

Bu sabah gökyüzü, alevler içinde
Biraz ben
Biraz aşk
Bir tutam tutku ve şehvet içersinde
Sevişirken
Yükselen kızıllıklar arasında
Sen beliriyorsun, siyahlar içinde
Soğuk...
Donuk...
İfadesiz...

Aralık 01, 2008

Mahkûm

Dön de bir bak arkana,
Kaç, ağlayan kalp
Kaç, yaşları kuruyan göz
Kaç, ah' ları ezberleyen dil
Şahit sana..

Dön de bir bak kendine,
Bu muydu beklentilerin
Neydi amaçların,
Nereye gidecekken,
Nerede buldun ruhunu...

Dön de bir bak yaşama,
Geldi gidiyor,
Aldı götürüyor,
Müebbet mutsuzluğa
Mahkûm ederek seni..!

Zordur

Zordur,
Meskeni karanlık olan kalbin,
hiç doğmayan güneşi olmak...
Yıllarca ayak basılmamış çöllerin,
hiç yağmayacak yağmuru olmak...

Zordur,
Acıyla beslenen yaraları,
Aşkla, sevgiyle kapatmak...
İhanetle törpilenen tenleri,
Meleklerin gözyaşlarıyla yıkamak...

Zordur,
Bitti derken,
Yeniden başlamak...

Kasım 18, 2008

Biz

Piyona tuşlarında gezinir gibi
Hafifce dokun ruhuma
Dokundukça aksın melodiler
Ruhundan bedenime

Hadi gel !
Koşalım gökyüzüne
Boşver kimse anlamasın !
Orda coşalım;
Dans edelim,
Pamuksu bulutlar üzerinde
Rüzgarla elele...

Hadi gel!
Bir yıldızlar bir de melekler
Olsun şahit bize

Düşünmeden özgür bırak ruhunu
Yıldızlar el çırpsın melodimize
Bulutlar yağmur olup ağlasın aşkımıza

Hadi Gel!
Bir yıldızlar bir de melekler
Olsun şahit bize

Şimdi O' rdan sesleniyorum, Sana:

Hadi Gel!
Yağmurla indirelim
Yeryüzüne şarkımızı

Ekim 22, 2008

Yalın olmalı

Değiştirmiyor, insan olmayı:

Farklı baksa da gözler hayata

Diller farklı olsa da

hissedilen aynı:

Sevgi,

Aşk,

Mutluluk...

Gülümsemeli insan,

Yaymalı pozitifliği yüzünden

Bakmalı dünyaya

Onlar gibi o daracık pencereden

Yaymalı ışığını herkese

İmkansızlıklara rağmen...

Ekim 17, 2008

Arkadaşım

Bir gözlerin okur içimi
Bakınca sana, huzur alır benliğimi
Dostluk, arkadaşlık , şevkat sarar ruhumu
Sen konuşunca;
Yaşananları farklı açıdan görürüm
Bilinmez yollarda mutluluk bulurum
Sen konuşunca;
İçimdeki fırtınalarda dinlentiyi bulurum
Seninle güler, seninle ağlarım

Bir dokundun:
Benden daha mutlu bir ben daha buldum
Bana açılan yolda koşar oldum
Gidilesi yollara mum ışığım oldun
Aldığım nefese destek oldun
Sen an oldu:
Benden öte ben oldun
SEN !
iyki doğdun.....

"Canım Arkadaşım’ a
NİCE YILLARA ..."

Ekim 15, 2008

Yok olan

Cam fanus içinde
Yanar aldığı bir çekimlik nefesle
Etrafını aydınlatsa da
Erir içine içine
Küçülür yandıkça
Akar göz yaşları içine içine
Gülücükler saçan ışığından
Göremez kimse:
Ağladıkça...
Eridikçe...
Küçülen,
Yokolan,
O beyaz güzelliğin
Öldüğünü.......

Ekim 05, 2008

Ne çok şey var aslında...

Ne çok sey var aslında;
söylenmek isteyip de
içerlerde kalan...
dökülmeden kelimelere
söylenmedik sayilan...
ne çok sey var aslında;
alt yazısız , gözlerden okunan
söze dökülmeyince yok sayilan
ne çok sey var aslinda;
var oldugunu bildigimiz
bizi bize baglayan...

Eylül 25, 2008

Mış...

Yalancı sonbahardır kapılıp gittiğin;

Ne güneş gerçek , ne de rüzgar...

Yağmur ise yalancı gözyaşlarıymış

Rüyadan ibaretmmiş:

Dostluk

Arkadaşlık

Verilen değerler

meğer hepsi yalancı sonbohar gibi

gerçek olamayacak kadar ilk baharmış

Eylül 18, 2008

Sonbaharın Dili

Sonbahar ;
Hüznünü hissetirir sana,
Kaybettiğin güzelliklerin.
Değerini farkettirir,
Elinde var olanların.
Siyahlıklarını hatırlatır,
İçinde kaybolduğun pembeliklerin

Anlamak lazım Sonbahar’ın dilini;

Siyah bulutlar gibi
Rüzgarına kapılıp giden , zamanı yakalamak ,
Elinden kayıp giden baharları görmek
Pişmanlıkları yok etmek,
An’ı yaşamak lazım...
Yeni baharlara koşmak için;

Anlamak lazım Sonbahar’ın dilini...

Eylül 12, 2008

Yok etsin

Yollar üzerime üzerime gelip de
Aramızdaki mesafeyi hatırlatmayın
Acısını hissettirmeyin

Bi rüzgar çıksın da
Göğsümden kalbimi söküp alsın,

Yok etsin:
Aşkını...
Kokusunu...

Kurumuş sonbahar yaprakları gibi, savursun
Uzayıp giden yollarda senden kalan anıları da

Yok etsin:
içimdeki Seni....

Eylül 11, 2008

Hasret' in

Hep güneş mi ?
gözlerin olup içimi ısıtacak
Hep yağmur mu ?
göz yaşların olup akacak yanaklarıma
Hep rüzgar mı ?
ellerin olup tenimi saracak
Ya kuşlar , onlar mı ?
sesin olup şarkını söylecek kulaklarıma
Ya Sen ?
Hiç bakmaycak mısın?
Hiç ağlamayacak mısın ?
Hiç dokunmayacak mısın?
Ya hiç ses olup söylemeyecek misin ?
"ÖZLEDİM" ...

Eylül 09, 2008

Herşeyi Unutmak

I

Ben,
herseyi unutmak
uzaklarda en bastan yasamak
varligin, yoklugun sarhosu olmak
Ben,
yokluk da seninle yasamak
istiyorum

II

Inciler dizmistim senin için
herbiri senle geçen hergün için
beyaz...dı
lekesiz...di
pürüzsüz...dü
koparip gitmeden ipini sen


III

Ayrılık düştü içime desem
Komik olur, olmadın hiç benim
Acı çöktü gönlüme desem
Anlamsız olur, gülmedi hiç kalbim
Bu tutku yaktı beni desem,
Az kalır, hasretinle kavruldu tenim

Rüzgar

Doğanın yeşili
Yaşatır bana gözlerini
Güneş, yıldız, ay
Yansıtır bana hayalini
Hayat,
Kapatsa da bize çıkan yolları,
Ayırsa da tenimi teninden,
Doğanın mucizesi:
Rüzgardır seni benimle seviştiren
Rüzgardır bedenimi saran
Ellerin yerine…..

Eylül 07, 2008

Zaman

Zaman engel değildi bana,
Akıp gitse de bitiremezdi; Beni
Şimdi düşmanım oldu zaman,
Avucuma bir güneş gibi attı; Seni
Bakmadan benden aldığı yıllara
Bir ceza gibi karşıma çıkardı; Seni
Ne istiyordu ki benden
Alışmıştım bu yalnızlığa
Barışmıştım ben hayatımla...
Şimdi kızıgınım yıllara
Bakmadan göz yaşlarıma
Geçtiler benden sıra sıra
Şimdi verseler de bana; Seni
Tutamam ki elinden;
Ben, bu kadar hızlı koşarken

Olmuyor

Yetmiyor bazen çok istesen de

Elinde avucunda olan,

gidiyor bırakmak istemesen de

Bak işte denedik ; Olmuyor !

Ellerim titriyor

Kalbim sızlıyor

Özleminden içim acıyor

Ama olmuyor

Ulaşmak istesem de

Sesini duymak istesem de

Olmuyor ..!

Ağustos 30, 2008

Senden Başkası


Bilemez senden başkası;
Maskemin altındaki hüznü
Göremez gözlerimin içindeki kalp yarasını
Dön bir daha bak
Bak da gör
Gözlerimdeki gölgeni gör

Ağustos 29, 2008

Boşluk


Bilinmez yolculuğa çıktım
Yolun sonu yok , korkarım gidemem
Güven vermez oldu artık atılan her adım
Sallanır altında oluşan köprü,
Taşımaz seni yol aldıkça
Bekler seni yolun sonunda
Koca bi boşluk

Nerden bilirdim

Küçücüktüm
Ama hevesliydim büyümeye
Nerden bilirdim ki
Beni saran duvarlar engel diye
O sıkışmışlıkta habersizce açardı yeşilliklerim
Ufacık gün ışığına umutla uzzardı dallarım
Kim bilebilirdi ki yalnızlığın kök salmışlığı,
Tutar eteklerimi de açamam dünyaya ellerimi
Sarılıdır dört yanım, dışımda karanlıklarım
Bırakmaz beni başucumdaki baskın krımızılıklarım

Hissedebilmek

Görebilmek güzellikleri,
Her gün geçtiğin yol kenarındaki,
Boynu büyük ağacın hüznünü…
Güneşin her doğuşundaki,
Heyecanla yansıttığı neşeyi…
Bulutların yağmuru müjdeleyişindeki,
Birbirlerine sarılışlarındaki özlemi..
Hissedebilmeli bize sunulan güzellikleri..
Hissetmeli ve yaşamalı

Ağustos 26, 2008

O’ rda

Özgürlüğe açılan yeşil vadiye
Gider, gözlerindeki derinlik
Korkutur beni, bakamam öyle uzun uzadıya
İçim titrer, içindeki derinliğe dalarken

O’rda hüzün var
O’rda ihtiras var
O’rda ateş var
O’rda özgürlük var

Başakların içinden ansızın çıkıp gelen
Yeşil gözlerindeki derinlik
Yakalar beni, kaçamam sihrinden gizliden gizliye
Ürperir tenim, gizemine açılan gözlerine bakarken

O’rda gözyaşı var
O’rda mutluluk var
O’rda umut var
O’rda özgürlük:

O’rda BEN varım!!!

Ağustos 25, 2008

Ne güzeldir O

Şimdi yağmur yağıyor
İnceden inceden
Oturmuşum bir cafede
Önümde boydan boya cam
Üzerinde yağmur taneleri
Teslim olmuşlar yer çekimine
Kayıyorlar umarsızca toprağa doğru
Güzelim yeşillik,
Denizi eklemiş eteğinin ucuna
Uçsuz bucaksız koyu mavi bir deniz;
Sonsuzluğu çağrıştırırken
Hafiften dalgalanır da
Göz kırpar bana beyaz köpükleriyle
Ne güzeldir O,
Yeşil ile mavinin sevişmesi

Silemedi

Bu sabah gökyüzü maviliğine
Savurmuş ressam fırçasının kızıllığını
Öyle gelişi güzel vurmuş ki darbelerini
Senin gönlümü savuruşun gibi

O sözler, o gözler, o terk edişler
Ne mavilik, ne kızıllık bıraktılar
Sınırlarını kaybetmiş renkler, kalbimde
Yokluğunun ürpertisinden birbirlerine sarıldılar

En acısı ne biliyor musun?
Gökyüzündeki o kızıl fırça darbeleri ,Silemedi aşkıma attığın izleri

İçimdeki Ben

Şimdi gün batıyor,
Kızılımsı bir gökyüzü, rüzgar üşütüyor,
İçimse sımsıcak oluyor
Batan güneşin gökyüzünü terk eden son ışınlarıyla

O an içimdeki ben bağırıyor,
Ben varım diyor,
Seviyor üstelik hayatı; yaşamdan, yaşamaktan haz alıyor
Üstelik kalbi sevgiyle çoşuyor

İçimdeki ben seviyor,
Güneşi, rüzgarı seviyor,
Yağmuru, karı seviyor…
Hepsini seviyor

En çok da seni seviyor
İçimdeki bensin sen
İçimdeki ben beni;
seni seviyor !

Küçük bir Göl

Sınırlarını ağaçlar koymuş,
Almış da üzerine renk renk
Ördekleri gezdirir gibi
Onların dünyası olmuş.
Aralarından beyaz bir kuğu,
Kafasını kaldırır tüm endamı ile;
Burası benim dünyam der, gururla..
Ya ağaçlar;
Görmesin bu güzelliği kimse
Bozmasın o sade, doğal yaşamı, huzuru diye
Eğilmişler gölün üstüne…
Saklar gibi…

Ağustos 19, 2008

BELA

Kimbilir kaç mutsuz hayata girdin
Kanayan kalplerine ışık oldun
Mutluluk ! sensin sandın,
Sen mutluluk olamayacak kadar
Bela’ nın ta kendisisin…

Zor

Bazen zordur, bitti demek
Git demek
Böyle yakın ve bir o kadar da
Uzak olmak
Zorluktan çok ölüm bana
Ben öldüm çoktan
Ruhumu yaşatırım, bedenim yerine
Dinmiyor içimdeki acı
Biliyor çünkü,
Başlamak lazım bir yerden
Aşmak lazım zorlukları
Yeni bir aydınlık için,
Yaşamak lazım yas tutan günleri
Yara kapanmadan
Var olmuyor ne yenilikler..
Ne de yeni bir ben…

YAĞMUR ( sen)

Yağmur gibi,
Sarıl bana,
Hissedeyim seni...

Yağmur taneleri gibi
Dokun bana
İzin kalsın tenimin her noktasında...

Yağmur gibi,
İçime işle
Sevginin seliyle

Güneş doğmasın hiç
Dinmesin yağmur ,
Yok olmasın bendeki
YAĞMUR, izleri

O Gözler

O Gözler mesafeleri kapatır da
Bir hasretini yok edemez

O Gözler aşkını haykırır da
Bir içimdeki boşluğa sesini duyuramaz

O Gözler ateşiyle yakar beni de
Bir tenim kavrulamaz

Ne sarılabildin,
Ne konuşabildin,
Ne dokunabildin,

Sadece O Gözler vardı

Sadece O Gözler....

Ağustos 11, 2008

Bir an

Bir an var,
Seninle paylaşabilsem dediğim :

Bir kuş kanatlanmış üzerimde,
Rüzgara karşı, güneşe doğru
Ne kadar da özgür olduğu bir an
Seninle paylaşabilsem dediğim.

Yoldayım, yürüyorum,
Üstelik yalnızım, azıcık özgür
Gökyüzünden kar tanelerinin düştüğü bir an
Seninle paylaşabilsem dediğim.

Radyoda bir şarkı çalıyor
Eski hatırlarımız canlanıyor
İçimde seni doğurduğu bir an,
Seninle paylaşabilsem dediğim.

Kimselerin görmediği, bilmediği
Güzel bir GİZ olan,
Güzel bir an var;Sadece seninle paylaşabildiğim

Temmuz 17, 2008

Uğur Böceği

İnanma sakın ! Uğur Böceği,
Annen sana ne terlik nede pabuç
Alacak, inanma sen o yalanlara
Ama
Yine de uç sen;
Özgürlüğe , sonsuzluğa çırp kanatlarını
Aldırmadan üzerindeki karanlık noktalara
Sen yine de uç, Uğur Böceği
Ama
Konduğun yer;
Karanlığın gölgesi altında kalan
çimler değil
Umutla aydınlığa kucak açan
bahar dalları olsun.

Martı

Hey gökyüzündeki Martı !
Ne uçarsın öyle
Nispet yapara gibi

Her kanat çırpışın
Bir özgürlük şarkısıdır bana
Bilmez gibi
Ne uçarsın öyle
Ulaşılamaz gibi

Bilirim
Senin gittiğin yol; sonsuzluk
Benimkinin sonu belli
Ben bilirim de
Sen,
Ne uçarsın öyle
Nispet yapara gibi

Hissedeceksin

Fazla karıştırmadan yaşayacaksın
Hayat’ ı…
Öyle ondan bundan
Biraz da şundan katıp, güzel tat beklemeyeceksin
Hayat’ tan…
Meyve kokteyli mi bu ?
Vermez sana aynı tadı, bu karmaşık
Hayat…

Fazla karıştırmadan,
En fazla su katacaksın
Rakı gibi namelerle içeceksin
Hayat’ ı…
ya da
Kırmızı şarap gibi içeceksin
Hayat’ ı…
Tadarak içindeki herbir üzümü.

Hayat’ ın…
Hissedeceksin herbir karesini

Dikiz Aynası

Bir direksiyon başında,
Dikiz aynasında , arkana dönüp baktığında
Koybolan yol gibi,
Bu hayat yolunda
Aldığım her zaman diliminde
Sen de
Arkamda kaybolup giden bir anı olacaksın..

Bir Fransız Şarabında

Bir Fransız şarabında
Bedenimi terkeden ruhum cağırır seni,

Km’lerce uzaktan gelen
Gönlüme oturan
Gözlerindir…
Kadehimde ki
şarapla yudum yudum içtiğim
Kadehimde ki
Hayalindir bedenimde gezen
ellerin yerine

Benimle….Seninle….

Hiçbir yağmur
İçimdeki yangını söndürmüyor
Bırakıp gitsen de
Gözlerin kaldı gözlerimde
Sen dolanırsın,
Belimde, bedenimde
İçimde yanarsın bitmeyen çoşkunla

Bizi unutsak da
Başkalarını oynasak da
Var olan biz yaşar hep
İçimizdeki gizle

Topraktan suya,
Yerden göğe,
İçimde dışımda,
Sen bende kaldın
Yok olsa da bedenin
Ruhun benimle
Gözlerin benimle

KALBİM seninle...

Bekliyorum

Sonbaharın son kahve tonları
Çeker elini ağaçaların yapraklarından
Terk eder hüzün, yalnızlık
Alır sonbaharı da hücrelerimden

Bekliyor yeşile aç kalmış ağaçlar
Açmak için sabırsız laleler
Almışlar içlerine çoşkuyu, aşkı
Bekliyor baharın ılık yağmurlarını

Bekliyorum baharı bekleyen ağaçlar, laleler gibi
Aç bedenim senin yağmurlarına
Açmak için sabırsızım aşkımı, çoşkumu
Bekliyorum hücrelerime akacak baharını

Temmuz 16, 2008

Yalnızlık

Her terk edilişin ardında
Yüzünü gösterir bir yalnızlık daha
Bu sanki diğerinden farklı sanırsın
Hepsi aynı oysa
Yalnızlık işte !
Ne sana yabancı ne de sen O' na
İçini kemirir her gün
İzin ver, çıksın göstersin kendini sana
Yalnızlık işte !
Bakınca aynaya
İçindeki seni gösterir sana
Konuşturur seni senle
Yalnızlık işte !
Hissettirmezse varlığını
Farkedemezsin bir sen varsın
İçinde yalnızlığa arkadaş diye....

Temmuz 11, 2008

Özlem

Kitap sayfalari arasinda
Kurutulmus gül gibi
kurudum..
soldum..
sadece küçük bir damla su kaldi
Ruh' umu yasatan uzaklarda
Sen' in hatiralarinla

Gel bir kez olsun
Yeniden gel
Bana can veren, suyum ol
Cigerlerime hayat veren, nefesim ol

Kurudum diyorum..
Kaderin çizdigi bu yolda
Sadece varligim var
Sensiz....

Bir Ömür

Bir şelalenin çıkış noktası,
Bir ömrün başlangıcı gibi;
Tertemiz
Sonra ne yataklar geçer;
Kah ! yosunlu bir taşı yıkar
Kah ! çamuru temizlerken bulanıklaşır.
Kah ! bir çiçeğe hayat verir akıp giderken,
Kah ! sıkışıp kalır bir gölette
Üzerinde yüzer ördekler ve nilüferler
Çıkış noktasına dönemeyeceğini bile bile
Son damlasınına kadar
Yaşar, akar
Gider…

Sen gibi

Sigaramdır senin yokluğunda
İçime çektiğim
Şarabımdır sensizliğimde
Yudum yudum seni içtiğim
Sen gibi
Onlarda bitti… gitti…
Bıraktılar izlerini…tadlarını…
Sen gibi….

Siyah Bulutlar

Korkmuyorum sizden,
Siyah bulutlar,
Gelseniz de üstüme üstüme,
Görebiliyorum,
Aranızdan süzülen ilk Ay’ ın ışıltısını
Umutla bekliyorum Güneş’ in doğuşunu

Siyah bulutlar !
Korkum yok sizden,
Benim işim;
Gecemi aydınlatan,
Ay’ ın BEYAZ ışıklarıyla,
Benim işim;
Geleceğimi ışıldatan,
Güneş’ in PARLAK sarısıyla....

Ertelenen Hayatlar

I

Biliyorum orda..
Gözlerinde..
Dudaklarından dökülmese de
Okunur için, gözlerinde
Bugün olmasa da
Yaşatır bizi gelecekte
Geçmişten gelen izler

II


Yüzler hep asık, gülemezler ki
Ağlayan içler, mutlu olamazlar ki

Ertelenen hayatlar
O’ nu bana getiremezler ki

Bıkmayan, yılmayan ümitler
O’ nu içimden sökemezler ki

III

İlk baharı bekleyemezdim...
Geç gelir diye üzülürdüm

Öyle bir sonbahar yaşadım ki;

İlk defa bahar erken geldi ama
Ben sonbaharda kaldım da
Yakamadı içimi ilk bahar güneşi

Eskiler Rıhtımı

Orda
Ta uzakta
Uçsuz bucaksız denizin ortasında
Özgürmüş gibi süzülen tanker
Özgür mü sanarsın kendini ?
Bilmez misin, çizilmiştir önceden gittiğin rota
Tıpkı benim kaderim gibi
Sen de almışsın üzerine onca yükü
Bakmadan yaşına
Girmişsin kaldıramayacağın yükün altına
Nedir bu gaye
Bilmez misin, dönüp bakan olmayacak sana
Bitince gücün, kuvvetin
Atılınca Eskiler Rıhtımına…

Sus Sonbahar












Sus sonbahar, konuşma
Anlatma bana
Geçen sonbaharı,
O’ na hissettiğim tutkuyu,
O’ nun bedenimdeki izlerini,

Sus Sonbahar, dökme yaprakları,
Anımsatma bana
O Sonbaharda,
O’ nun için döktüğüm hüzün yaşlarını,
O’ nun için içimde solan anıları,

Sus diyorum Sonbahar, yağdırma yağmuru,
Ağlatma beni,
Geçen Sonbahar gibi,
O’ nun için içimdeki acılar seli,
O’ nun yokluğundaki hasreti

Sus Sonbahar …
Anımsatma
Hiçbirini….

Temmuz 10, 2008

Sen değilsin kahraman

Artık biliyorum
Susmak, konuşmaktan çok şey anlatır,
Ben bilirim,
Bu suskunluğun arkasında kopan fırtınaları
O fıtınalardır;
Seni yıkar içten içe ilk önce,
Sonra kapatır seni hayata,
Zevk alamaz olursun yaşamdan,
Sadece kuralları yaşarsın bu oyunun.

Unutma bu oyunda tek oyuncu sen değilsin !
Sen değilsin, herkesi mutlu edecek ,
Sen değilsin, bu oyunda kahraman,

Kahramanlar;

İçinde fırtınaların yıkıp döktüğü,
Kalıntıların eseri değildirler.....

Selluka








Kıvrılmış benliğim, bulamaz çıkış yönünü
Karışmış ruhumun rengi, beyazdan mora..
Bilemez ! hangisi doğru..
Yayar mis gibi kokusunu ..
Farketmez ! Tükenmeye yüz tutmuşuluğunu..
Yok olur, güzelliğinin sarhoşluğunda..
Fark edilmeyi bekleyen,
Selluka çiçeği gibi

Temmuz 09, 2008

İstanbul ' da Sis

Yine İstanbul’ a çöktü sis;
Görülmez yolların sonu
Tek hissettiğin sis’ tir;
Yoğun, soğuk ve ürpertici yalnızlık…
Ne tuhaftır
Sis sana yalnızlık uyandırır,
Kimse yoktur görüş alanında çünkü
Oysa yalnızlık içindedir
Saklayamaz onu
Koca İstanbul kalabalığı bile….

Hayat

Sert bir kaya gibi HAYAT;
Ya üzerinden atlayacaksın,
Hiç yaşamadan güzelliklerini
Ya da o sert kayaya kafa tutar gibi
İçinden geçeceksin her zorluğun,
Kırarak her katmanını aşacaksın engelleri
Tadını hissedeceksin
Bedeninde bıraktığı izlerinin

HAYAT;
Yaşanacaksa sonuna kadar yaşanmalı,
Hissederek yaşanmalı,
İçinde yaşanmalı,
Üzerinden körü körüne geçilmemeli
Önüne çıkan sert bir kaya gibi….

Belki bu bahar

Yürüyorum yalnız başıma
Binlerce anı aklımda
Dans ediyorlar
Bilmezler mi ki…
Karışmışım, çözememişim içimi
Bulaşamamışım ne kendimi ne ruhu mu !

Ilik bir meltem eser
Bahara uyanan çiçeklerin kokusuyla
Farkında değil ki..
Içinde senin kokunu da saklar
Bilmeden, seni ne çok özlediğimi
Her yüzüme çarpışında bana seni getirir.

Nispet eder gibi bana bahar
Her yeni dirilişinde yeniden başlar
Güneşle yeşilin aşkı
Bilmez mi ki …
Ben her bahar O’ nu beklerim
Acı verir yokluğunda bana bahar

Bilir… bilir de
Belki bu bahar gelirsin diye..
Hatırlatır kokunu bana …
Uyandırır beni sana..
Belki bu bahar gelirsin diye..

Ateş Böceği

Yaz akşamlarındaki
Bir ateş böceği gibi
Yakalamak isterim hep
Bir yanıp bir sönen ışıkları
İlk yakaladığım ışık , avucumda söner..
Zaten, öyle değil midir ki hayat?
Her yakaladığın uzaktaki ışık;
Senin olunca avucunda söner...
Öyle bir ışık ol istiyorum ki
Avucumda hiç sönmesin ışığın
Hiç ölmeyen, hep ışığı yanan
Ateş böceği gibi,
Hayatımda her zaman
Sönmeyen ışığınla
Yaşa istiyorum...

Kelebek













Ömrünün tek bir günü
Bir Kelebek gibi olmak
Düşünmeden kanatlarını özgürce çırpmak,
Yaşamak, hissetmek
Yarınının olmadığını bilmeden
Ömrünün tek bir gününü
Sonuna dek çoşkuyla yaşamak …..

Ağlatır Beni Her Gün Batımı

Güneşin batışıdır bulutların arasından
Çağrıştıran bana
Kaybolan gözlerini, ellerimin arasından
Birleştirsem de tüm ümitlerimi birbiri ardına
Karanlık olur yolun sonu,
Görünmez önüm, bilinmez gelecek,
Çünkü:
Güneş batmıştır çoktan
Uzanıp tutmak istesem de seni
Kaybolan hayalin,
Ağlatır beni her günbatımı gibi

Ben 34' ümde

Bir sakinlik çöktü üstüme
Acıların iz bıraktığı kalbimde,
Sebebidir, hoşgörümü büyüten…
Yaşadıklarımın birleşimi zihnimde,
Sebebidir, yaşımdaki olgunluğumun…

Artık ayrı tat var yaşamda
Artık büyük değil kavgalar
İçimde anlamları çözülmüş öfkeler
Benliğimde herşeyin, her acının anlamı var

30 yaş olgunluğu bu mu ne
Sebebi ve nedeni neyse ne
Ben sevdim 30’ lu yaşları
Ben 34’ ümde
Hissederek,
Gizem dolu farklılıklarıyla
Keşfettim yeni baştan hayatı.

Resim

Bir resim yapmak geldi içimden;
Manzara resmi…..
Gecenin karanlığını bozan güneşin doğuşunu
Tuvale yerleştirmek istedim :
Yansıyan senin yaydığın ışıltın oldu…
Yeni doğan günün heybetli dağlarını
Çizmek istedim :
Senin gücün, kuvvetin belirdi tuvalde….
Dağların yamacında bahara hoşgeldin diyen ağaçları
Taze yeşil yapraklarıyla boyamak istedim :
Yeşil gözlerin doğdu resmin ortasında…
Ilık ılık esen, yanağımı okşayan rüzgarı hissettirmek istedim :
Buram buram kokun yayıldı resimde…
Mavi, sarı , kızıl karışımda atlas gibi gökyüzüyle bitsin istedim:
Manzara resmim….
Kadifemsi tenin örtündü üzerime,
Atamadım resme imzamı.

Korkuyorum

Uçsuz bucaksız bir denize kapıldım
Korkuyorum dalgalarından
Ama
Vazgeçemiyorum
Çoşkusundan