Temmuz 17, 2008

Uğur Böceği

İnanma sakın ! Uğur Böceği,
Annen sana ne terlik nede pabuç
Alacak, inanma sen o yalanlara
Ama
Yine de uç sen;
Özgürlüğe , sonsuzluğa çırp kanatlarını
Aldırmadan üzerindeki karanlık noktalara
Sen yine de uç, Uğur Böceği
Ama
Konduğun yer;
Karanlığın gölgesi altında kalan
çimler değil
Umutla aydınlığa kucak açan
bahar dalları olsun.

Martı

Hey gökyüzündeki Martı !
Ne uçarsın öyle
Nispet yapara gibi

Her kanat çırpışın
Bir özgürlük şarkısıdır bana
Bilmez gibi
Ne uçarsın öyle
Ulaşılamaz gibi

Bilirim
Senin gittiğin yol; sonsuzluk
Benimkinin sonu belli
Ben bilirim de
Sen,
Ne uçarsın öyle
Nispet yapara gibi

Hissedeceksin

Fazla karıştırmadan yaşayacaksın
Hayat’ ı…
Öyle ondan bundan
Biraz da şundan katıp, güzel tat beklemeyeceksin
Hayat’ tan…
Meyve kokteyli mi bu ?
Vermez sana aynı tadı, bu karmaşık
Hayat…

Fazla karıştırmadan,
En fazla su katacaksın
Rakı gibi namelerle içeceksin
Hayat’ ı…
ya da
Kırmızı şarap gibi içeceksin
Hayat’ ı…
Tadarak içindeki herbir üzümü.

Hayat’ ın…
Hissedeceksin herbir karesini

Dikiz Aynası

Bir direksiyon başında,
Dikiz aynasında , arkana dönüp baktığında
Koybolan yol gibi,
Bu hayat yolunda
Aldığım her zaman diliminde
Sen de
Arkamda kaybolup giden bir anı olacaksın..

Bir Fransız Şarabında

Bir Fransız şarabında
Bedenimi terkeden ruhum cağırır seni,

Km’lerce uzaktan gelen
Gönlüme oturan
Gözlerindir…
Kadehimde ki
şarapla yudum yudum içtiğim
Kadehimde ki
Hayalindir bedenimde gezen
ellerin yerine

Benimle….Seninle….

Hiçbir yağmur
İçimdeki yangını söndürmüyor
Bırakıp gitsen de
Gözlerin kaldı gözlerimde
Sen dolanırsın,
Belimde, bedenimde
İçimde yanarsın bitmeyen çoşkunla

Bizi unutsak da
Başkalarını oynasak da
Var olan biz yaşar hep
İçimizdeki gizle

Topraktan suya,
Yerden göğe,
İçimde dışımda,
Sen bende kaldın
Yok olsa da bedenin
Ruhun benimle
Gözlerin benimle

KALBİM seninle...

Bekliyorum

Sonbaharın son kahve tonları
Çeker elini ağaçaların yapraklarından
Terk eder hüzün, yalnızlık
Alır sonbaharı da hücrelerimden

Bekliyor yeşile aç kalmış ağaçlar
Açmak için sabırsız laleler
Almışlar içlerine çoşkuyu, aşkı
Bekliyor baharın ılık yağmurlarını

Bekliyorum baharı bekleyen ağaçlar, laleler gibi
Aç bedenim senin yağmurlarına
Açmak için sabırsızım aşkımı, çoşkumu
Bekliyorum hücrelerime akacak baharını

Temmuz 16, 2008

Yalnızlık

Her terk edilişin ardında
Yüzünü gösterir bir yalnızlık daha
Bu sanki diğerinden farklı sanırsın
Hepsi aynı oysa
Yalnızlık işte !
Ne sana yabancı ne de sen O' na
İçini kemirir her gün
İzin ver, çıksın göstersin kendini sana
Yalnızlık işte !
Bakınca aynaya
İçindeki seni gösterir sana
Konuşturur seni senle
Yalnızlık işte !
Hissettirmezse varlığını
Farkedemezsin bir sen varsın
İçinde yalnızlığa arkadaş diye....

Temmuz 11, 2008

Özlem

Kitap sayfalari arasinda
Kurutulmus gül gibi
kurudum..
soldum..
sadece küçük bir damla su kaldi
Ruh' umu yasatan uzaklarda
Sen' in hatiralarinla

Gel bir kez olsun
Yeniden gel
Bana can veren, suyum ol
Cigerlerime hayat veren, nefesim ol

Kurudum diyorum..
Kaderin çizdigi bu yolda
Sadece varligim var
Sensiz....

Bir Ömür

Bir şelalenin çıkış noktası,
Bir ömrün başlangıcı gibi;
Tertemiz
Sonra ne yataklar geçer;
Kah ! yosunlu bir taşı yıkar
Kah ! çamuru temizlerken bulanıklaşır.
Kah ! bir çiçeğe hayat verir akıp giderken,
Kah ! sıkışıp kalır bir gölette
Üzerinde yüzer ördekler ve nilüferler
Çıkış noktasına dönemeyeceğini bile bile
Son damlasınına kadar
Yaşar, akar
Gider…

Sen gibi

Sigaramdır senin yokluğunda
İçime çektiğim
Şarabımdır sensizliğimde
Yudum yudum seni içtiğim
Sen gibi
Onlarda bitti… gitti…
Bıraktılar izlerini…tadlarını…
Sen gibi….

Siyah Bulutlar

Korkmuyorum sizden,
Siyah bulutlar,
Gelseniz de üstüme üstüme,
Görebiliyorum,
Aranızdan süzülen ilk Ay’ ın ışıltısını
Umutla bekliyorum Güneş’ in doğuşunu

Siyah bulutlar !
Korkum yok sizden,
Benim işim;
Gecemi aydınlatan,
Ay’ ın BEYAZ ışıklarıyla,
Benim işim;
Geleceğimi ışıldatan,
Güneş’ in PARLAK sarısıyla....

Ertelenen Hayatlar

I

Biliyorum orda..
Gözlerinde..
Dudaklarından dökülmese de
Okunur için, gözlerinde
Bugün olmasa da
Yaşatır bizi gelecekte
Geçmişten gelen izler

II


Yüzler hep asık, gülemezler ki
Ağlayan içler, mutlu olamazlar ki

Ertelenen hayatlar
O’ nu bana getiremezler ki

Bıkmayan, yılmayan ümitler
O’ nu içimden sökemezler ki

III

İlk baharı bekleyemezdim...
Geç gelir diye üzülürdüm

Öyle bir sonbahar yaşadım ki;

İlk defa bahar erken geldi ama
Ben sonbaharda kaldım da
Yakamadı içimi ilk bahar güneşi

Eskiler Rıhtımı

Orda
Ta uzakta
Uçsuz bucaksız denizin ortasında
Özgürmüş gibi süzülen tanker
Özgür mü sanarsın kendini ?
Bilmez misin, çizilmiştir önceden gittiğin rota
Tıpkı benim kaderim gibi
Sen de almışsın üzerine onca yükü
Bakmadan yaşına
Girmişsin kaldıramayacağın yükün altına
Nedir bu gaye
Bilmez misin, dönüp bakan olmayacak sana
Bitince gücün, kuvvetin
Atılınca Eskiler Rıhtımına…

Sus Sonbahar












Sus sonbahar, konuşma
Anlatma bana
Geçen sonbaharı,
O’ na hissettiğim tutkuyu,
O’ nun bedenimdeki izlerini,

Sus Sonbahar, dökme yaprakları,
Anımsatma bana
O Sonbaharda,
O’ nun için döktüğüm hüzün yaşlarını,
O’ nun için içimde solan anıları,

Sus diyorum Sonbahar, yağdırma yağmuru,
Ağlatma beni,
Geçen Sonbahar gibi,
O’ nun için içimdeki acılar seli,
O’ nun yokluğundaki hasreti

Sus Sonbahar …
Anımsatma
Hiçbirini….

Temmuz 10, 2008

Sen değilsin kahraman

Artık biliyorum
Susmak, konuşmaktan çok şey anlatır,
Ben bilirim,
Bu suskunluğun arkasında kopan fırtınaları
O fıtınalardır;
Seni yıkar içten içe ilk önce,
Sonra kapatır seni hayata,
Zevk alamaz olursun yaşamdan,
Sadece kuralları yaşarsın bu oyunun.

Unutma bu oyunda tek oyuncu sen değilsin !
Sen değilsin, herkesi mutlu edecek ,
Sen değilsin, bu oyunda kahraman,

Kahramanlar;

İçinde fırtınaların yıkıp döktüğü,
Kalıntıların eseri değildirler.....

Selluka








Kıvrılmış benliğim, bulamaz çıkış yönünü
Karışmış ruhumun rengi, beyazdan mora..
Bilemez ! hangisi doğru..
Yayar mis gibi kokusunu ..
Farketmez ! Tükenmeye yüz tutmuşuluğunu..
Yok olur, güzelliğinin sarhoşluğunda..
Fark edilmeyi bekleyen,
Selluka çiçeği gibi

Temmuz 09, 2008

İstanbul ' da Sis

Yine İstanbul’ a çöktü sis;
Görülmez yolların sonu
Tek hissettiğin sis’ tir;
Yoğun, soğuk ve ürpertici yalnızlık…
Ne tuhaftır
Sis sana yalnızlık uyandırır,
Kimse yoktur görüş alanında çünkü
Oysa yalnızlık içindedir
Saklayamaz onu
Koca İstanbul kalabalığı bile….

Hayat

Sert bir kaya gibi HAYAT;
Ya üzerinden atlayacaksın,
Hiç yaşamadan güzelliklerini
Ya da o sert kayaya kafa tutar gibi
İçinden geçeceksin her zorluğun,
Kırarak her katmanını aşacaksın engelleri
Tadını hissedeceksin
Bedeninde bıraktığı izlerinin

HAYAT;
Yaşanacaksa sonuna kadar yaşanmalı,
Hissederek yaşanmalı,
İçinde yaşanmalı,
Üzerinden körü körüne geçilmemeli
Önüne çıkan sert bir kaya gibi….

Belki bu bahar

Yürüyorum yalnız başıma
Binlerce anı aklımda
Dans ediyorlar
Bilmezler mi ki…
Karışmışım, çözememişim içimi
Bulaşamamışım ne kendimi ne ruhu mu !

Ilik bir meltem eser
Bahara uyanan çiçeklerin kokusuyla
Farkında değil ki..
Içinde senin kokunu da saklar
Bilmeden, seni ne çok özlediğimi
Her yüzüme çarpışında bana seni getirir.

Nispet eder gibi bana bahar
Her yeni dirilişinde yeniden başlar
Güneşle yeşilin aşkı
Bilmez mi ki …
Ben her bahar O’ nu beklerim
Acı verir yokluğunda bana bahar

Bilir… bilir de
Belki bu bahar gelirsin diye..
Hatırlatır kokunu bana …
Uyandırır beni sana..
Belki bu bahar gelirsin diye..

Ateş Böceği

Yaz akşamlarındaki
Bir ateş böceği gibi
Yakalamak isterim hep
Bir yanıp bir sönen ışıkları
İlk yakaladığım ışık , avucumda söner..
Zaten, öyle değil midir ki hayat?
Her yakaladığın uzaktaki ışık;
Senin olunca avucunda söner...
Öyle bir ışık ol istiyorum ki
Avucumda hiç sönmesin ışığın
Hiç ölmeyen, hep ışığı yanan
Ateş böceği gibi,
Hayatımda her zaman
Sönmeyen ışığınla
Yaşa istiyorum...

Kelebek













Ömrünün tek bir günü
Bir Kelebek gibi olmak
Düşünmeden kanatlarını özgürce çırpmak,
Yaşamak, hissetmek
Yarınının olmadığını bilmeden
Ömrünün tek bir gününü
Sonuna dek çoşkuyla yaşamak …..

Ağlatır Beni Her Gün Batımı

Güneşin batışıdır bulutların arasından
Çağrıştıran bana
Kaybolan gözlerini, ellerimin arasından
Birleştirsem de tüm ümitlerimi birbiri ardına
Karanlık olur yolun sonu,
Görünmez önüm, bilinmez gelecek,
Çünkü:
Güneş batmıştır çoktan
Uzanıp tutmak istesem de seni
Kaybolan hayalin,
Ağlatır beni her günbatımı gibi

Ben 34' ümde

Bir sakinlik çöktü üstüme
Acıların iz bıraktığı kalbimde,
Sebebidir, hoşgörümü büyüten…
Yaşadıklarımın birleşimi zihnimde,
Sebebidir, yaşımdaki olgunluğumun…

Artık ayrı tat var yaşamda
Artık büyük değil kavgalar
İçimde anlamları çözülmüş öfkeler
Benliğimde herşeyin, her acının anlamı var

30 yaş olgunluğu bu mu ne
Sebebi ve nedeni neyse ne
Ben sevdim 30’ lu yaşları
Ben 34’ ümde
Hissederek,
Gizem dolu farklılıklarıyla
Keşfettim yeni baştan hayatı.

Resim

Bir resim yapmak geldi içimden;
Manzara resmi…..
Gecenin karanlığını bozan güneşin doğuşunu
Tuvale yerleştirmek istedim :
Yansıyan senin yaydığın ışıltın oldu…
Yeni doğan günün heybetli dağlarını
Çizmek istedim :
Senin gücün, kuvvetin belirdi tuvalde….
Dağların yamacında bahara hoşgeldin diyen ağaçları
Taze yeşil yapraklarıyla boyamak istedim :
Yeşil gözlerin doğdu resmin ortasında…
Ilık ılık esen, yanağımı okşayan rüzgarı hissettirmek istedim :
Buram buram kokun yayıldı resimde…
Mavi, sarı , kızıl karışımda atlas gibi gökyüzüyle bitsin istedim:
Manzara resmim….
Kadifemsi tenin örtündü üzerime,
Atamadım resme imzamı.

Korkuyorum

Uçsuz bucaksız bir denize kapıldım
Korkuyorum dalgalarından
Ama
Vazgeçemiyorum
Çoşkusundan