Mart 17, 2010

İstanbul

Güneş yüzünün yarısına gülüyor bu sabah İstanbul'un
Boğaz tüm güzelliği ile güne uyanıyor
Akıntılar içiçe geçmiş sarmaş dolaş günün ilk dansını yapıyor
Boğaza seyirci olan iki yaka çoktan başlamış
Hırs, ego ve bencilliğin savaşına:

Sabahın ilk ışıklarında evlerin önlerinde okul servisleri
Anne babaların hırslarına mahkum olan küçücük bebeleri
Başlamış onlarca kilometre uzaklara taşımaya,

Bir balıkçı teknesi ekmek derdiyle açılmış
Zevk-ü sefa içinde salınan lüks yatların hemen arkasında
Koy sessizce yuva olmuş açlık ve tokluk kutuplarına

Yaban ellerin tonlarca ağırlığındaki yük gemisi
"Bizde ortağız bu güzelliğe" der gibi Boğazı ikiye böler
Ne savaşlar ne kanlar dökülerek elde edilen özgürlüğüne
Meydan okurcasına bozar Boğaz'ın güzelim sabah dansını

İstanbul'un kutuplarını birleştiren köprüler
Ekmekle , egoyla, hırsla beslenen trafik canavarına şahittir
Bu sel ne güzellikleri, ne boğazı fark eder
Girmişken "o şerit senin bu şerit benim" savaşına

İstanbul bu sabahta her yeni doğan gün gibi
Bakınca yukarlardan , görürsün ara sokaklarda , denizde , havada
Ne kutuplara memleket olmuş, dost olmuş,
Yuva olmuş ve belki de mezar olmuş

Hiç yorum yok: